Kitap | Benim Adım Sıkıntı
- Çocuk Edebiyatı Kitaplığı
- 17 Mar 2022
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 28 Mar 2022

Eskiden sıkılmak diye bir şey vardı. İnsan bazen yapacak bir şey bulamaz, ne yapsam diye kara kara düşünür, kendine iş veya eğlence icat etmeye çalışırdı. Neyse ki artık böyle sorunlarımız kalmadı. Bir an sıkılacak gibi olsak, hemen telefonu elimize alıp instagram fotoğraflarını saatlerce aşağı kaydırıyoruz. Duolingo sayesinde tuvalette Çince öğreniyor, uyurken sesli kitap dinliyor, bulaşık yıkarken youtube videoları izliyoruz. Yürürken bile boşa vakit harcamıyoruz çünkü dinlenecek podcastler ve keşfedilecek müzikler var.
Her ne kadar artık sıkılmaya vaktimiz kalmamış olsa da nörobilimciler bu sıkılma hâlinin insan beyni için gerekli ve önemli olduğunu söylüyor. Sıkılmak yaratıcılığımızı arttırıyor, yeni fikirler üretmemiz için kuluçka dönemi görevi göreviyor ve kendimizi yönetmemizi sağlayan becerilerimizi güçlendiriyor.
Çocuklar içinse durum daha kritik. Sürekli sıkılmasınlar diye türlü türlü uyaranlar sunarken can sıkıntısının harekete geçirdiği yaratıcılık, problem-çözme, farklı düşünme gibi beceriler geliştirmelerini engelliyoruz. Halbuki bu tür duygularla karşılaşmak, çocukların gelişiminde ciddi farklar yaratabilir.
"Benim Adım Sıkıntı", at gözlüğüyle bakıp karabasan hâline getirdiğimiz Sıkıntı'ya söz hakkı tanıyan belki de ilk kitap. Bu sayede Sıkıntı; kendisini, önyargılardan sıyrılarak değerlendirmemiz için hem biz yetişkinlere hem de çocuklara sesleniyor.
Benim Adım Sıkıntı
Yazar: Gaye G. Özdamar
Çizer: Şeyda Ünal
Yayınevi: Nesin Yayınevi
Sayfa sayısı: 32
Cilt tipi: Ciltsiz
Yaş grubu: 3-6 yaş
Ebat: 25*25 cm
Tür: Kurgu
Temalar: Yaratıcılık, kişisel gelişim, duygular, zaman, sabır
Etiket Fiyatı: 62 TRY
Kitap Ne Anlatıyor?
Sıkıntı, kitapta basitçe kendini anlatıyor. Nasıl bir şey olduğundan, küçücük bir noktayken nasıl kocaman hâle geldiğinden bahsediyor ve sonrasında da kendisini savunuyor. Benim de bir işlevim var, diyor ve faydalarını her yaştan insanın anlayabileceği bir şekilde sıralıyor. Sonunda da kendisinden kaçış olmadığını söyleyerek kapatıyor konuyu. Haksız da sayılmaz; sıkıntıyla hayat boyunca karşılacağız, önemli olan onunla nasıl geçineceğimizi öğrenmek.

Duygular, duygularımız...
Bazen tanımıyormuş gibi yapıp kafamızı çevirsek de kabul etmeliyiz ki duygularımız da bize ait. Sadece iyi olarak nitelendirdiklerimizle değil, diğerleriyle de yaşamayı bir noktada öğrenmemiz gerekiyor. Mutsuzluk, acı, sıkıntı, stres de diğer duygular kadar doğamızın parçaları ve yapay zekâ insan ırkını köleleştirene dek bunlarla ateşkes yapmaktan başka çaremiz yok gibi görünüyor.
Çocuklarımızı hayata hazırlamak için elimizden geleni yapıyoruz, kötü gördüğümüz her şeyden uzaklaştırarak konforlu ve pembe bir dünya yaratıyoruz. Bir yandan güçlü bireyler olmalarını istiyoruz ama diğer yandan -sınıfın inek ve gıcık öğrencisi gibi- hayat boyu karşılacakları zorluklara dair hiç kopya vermiyoruz. Aman prensesimin canı sıkılmasın, paşam ağlayıp zırlamasın diye önlerine hazır gıdayı dayıyoruz. Soru şu: Sadece çarpım tablosunu öğrenip bir anda kendini atom fiziği sınavında bulan çocuğa yazık günah değil mi?
İyisiyle kötüsüyle bütün duygularla yolu erkenden kesişmiş olanlar belki de hayat mücadelesinden daha iyi notlarla çıkacak. Erkenden kayıplarıyla yüzleşen, yas tutmayı öğrenen, problemlerini çözmeye çabalayan, can sıkıntıyla mücadele edenler sonrasında peşin alan esnaf gibi rahat edecek. Bu yüzden "kötü" duyguların önünü kesmektense, çocukların bunlarla tanışmasına izin verip baş etme yolları keşfetmelerine ön ayak olmak büyük önem arz ediyor.
"Benim Adım Sıkıntı" gibi çocuk kitaplarının anlam ve önemi de bu açıdan yaklaşınca daha iyi anlaşılıyor. Sıkıntıyı yok saymak yerine kabak gibi gözler önüne seren kitap, bununla yaşamaya mahkumuz diyerek işi daha da ileri götürüyor. Ama bu duygu ile barışıp sonucunda da neler üretebileceğimizi de gayet pratik yollarla gösteriyor ve tüm taraflar için yapıcı bir yaklaşım sergiliyor.

Sıkılmanın Faydaları
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu üstüne çalışan Dr. Stephanie Lee, can sıkıntısının çocukların değerli beceriler geliştirmesine yardımcı olduğuna söylüyor.
"Sıkıntı çok kötü olmayabilir, ama eğlenceli de değildir. Fakat hayat, işler istediğimiz gibi gitmediğinde hayal kırıklıklarımızı yönetmemizi ve duygularımızı düzenlememizi gerektirir. Can sıkıntısı da bu beceriyi öğrenmenin harika bir yoludur."
Can sıkıntısı ayrıca çocukların planlama stratejileri, problem çözme becerileri, esneklik ve organizasyon becerileri geliştirmelerine de yardımcı oluyor - yaşamları genellikle yüksek düzeyde yapılandırılmış olan çocukların sahip olmadığı temel becerilerdir bunlar.
Çocukların bu becerileri kazanmalarına yardımcı olan can sıkıntısının kendisi değil, can sıkıntısı ile yaptıkları şeydir. Genellikle çocuklar günlerini planlamazlar, ancak zamanlarını doldurmak için bir proje üzerinde çalıştıklarında bir plan oluşturmaları, materyallerini organize etmeleri ve sorunları çözmeleri gerekir. Bu becerileri geliştirmek, çocukların uzun vadeli ödevler için planlama, grup projeleri üzerinde çalışırken esneklik ve sosyal beceriler gibi çeşitli akademik görevleri daha iyi yönetmesine yardımcı oluyor.
Ek olarak can sıkıntısı yaratıcılığı, özgüveni ve özgün düşünmeyi teşvik ediyor. Dr. Lee, “Önemli olan, çocukların bağımsızlıklarını geliştirebilmeleri ve kendi mutlulukları üzerinde sorumluluk hissedebilmeleri için sıkıntılarını nasıl yöneteceklerini öğrenmelerine sağlamaktır.” diyor.
Comments